26 Aralık 2019 Perşembe

Dişçi fobisi olanlara tavsiyeler

Diş Hekimi Denizhan Uzunpınar, hastaların diş hekimlerinden korkmaması gerektiğini yeni gelişen teknoloji ile her şeyin artık daha kolay olduğunu söyledi.

Diş Hekimi Denizhan Uzunpınar,hastaların çoğu korktuğundan dolayı doktora gelmediğini ifade ederek, "Her ne kadar ağız sağlığının önemini dile getirip sürekli yazılar yazıp sizleri bilgilendirmek istesek te, unutmamamız gereken en önemli konu diş fobisi. Toplumun birçoğu diş hekimi koltuğundan çekindiği için diş problemlerini ertelemekte.

Maalesef diş fobisi veya diş Hekimi koltuğu fobisi çok küçük yaşlara veya ağrılı tedavilere dayanmakta. Günümüzde diş hekimliğinde kullanılan malzemeler ve aletler teknoloji ile paralel ilerlemiş durumda ve bu yüzden diş tedavisi için koltuğa içiniz rahat bir şekilde oturabilirsiniz.

Tabi ki diş hekiminizin el hassasiyeti ve sizinle olan iletişimi çok önemli. Bunun için genelde ilk vizite de ön görüşme randevusu, sonrasında tedaviye ikna olduğunuzu hissettiğinizde tedavi randevusu oluşturmakta fayda var. Diş hekimleri sizleri korkutmak amacıyla ile değil, en rahat ve ağrısız bir şekilde tedavi için elinden geleni yapacaktır" dedi.

Küçük yaşta başlayan bu fobinin büyük çoğunluğunun ebeveynlerin hatası olduğunu belirten Uzunpınar, "Eskiden diş çektirmek ebeveynler, hastalar ve diş hekimleri için en hızlı yöntem idi. Tabi, ağlayan bir çocuk zor olur felsefe ile yola çıkarak hızla diş sorununu ortadan kaldırmak ilk hedef olunca, diş fobisi de kaçınılmaz oldu. Bu yüzden küçük yaşta diş Hekimi ile tanışıp sohbet etmek fobiyi ortadan kaldıracaktır, hatta oluşmayacaktır. Biz iyi niyetli ve sevimli insanlarız, bizden korkmayın. Ayrıca koltuklarımız da first class rahatlığında" ifadelerini kullandı.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameBright StoryMüstakbel damadıyla tanışan annenin tüyleri neden diken diken oldu?Bright StoryTech Gadget Compareİnternet şirketleri bu akıllı küçük cihaz hakkında bilgi sahibi olmanızı istemiyor…Tech Gadget CompareTaboola'danTaboola'dan d077559d370b4db582a44e46ba95e75b

Piercing yaptırmadan önce bilmeniz gerekenler

Piercing vücudun burun, kulak, dudak, dil gibi çeşitli yerlerine iğne yardımıyla açılan deliğe takılan takıları ifade eder. Peki, sağlık açısından bir zararı var mıdır? Bakımı nasıl olmalıdır? Piercing bakımı ve takı takmak için delinen bölgenin sağlığı konusunda dikkat etmeniz gereken durumları listeledik.

Temel olarak dikkat edilmesi gerekenler:
Delik açıldıktan sonra 24 saat boyunca o bölgeye ellemeyin.Tuzlu solüsyonla iki günde bir iki kez yıkayın.İlk birkaç hafta duş alın ve vücudunuzu ovmadan ve keselemeden yıkanın.Enfeksiyon belirtisi hissettiğinizde mutlaka doktora görünün.Şimdi yapmanız gerekenlere daha detaylı bir şekilde bakalım...



O bölgeye 24 saat dokunmayın
Piercing takıldıktan sonra 24 saat o bölgeye dokunmayın. Dokunacağınız zaman ise ellerinizi iyice yıkamaya özen gösterin. Kir, yağ gibi şeyler delik açılan bölgenin iyileşmesini engelleyebilir ve hatta enfeksiyona neden olabilir.



Aşırı kanama ve şişmeye dikkat!
Kanama, hassasiyet, kızarma ve şişme bu süreçte normaldir. Takı takıldıktan hemen sonra bu tür durumlar meydana gelebilir. Ancak aşırı kanama, aşırı şişme, aşırı ağrı meydana geliyorsa doktorla ya da piercing'i takan kişiyle görüşün. Genital bölgelerde açılan deliklerin birkaç gün kanama yaptığını unutmayın.



Kaşınma renk değişimi normaldir
Kaşınma ve renk değişimi de iyileşme sürecinin olağan bir parçasıdır. Delik açılan bölgede yeni hücreler oluşacağı için kaşınma meydana gelir. Yine aynı şekilde delik açılan yerden bir miktar sıvı gelebilir. Bu sıvıya lenf denir ve cildin renginin değişmesine neden olabilir.



Kirli sudan uzak durun
Göl, gölet, küvet, ırmak, dere, havuz gibi yerlerden uzak durun. Buradaki suların temiz olup olmadığından emin olmanız zordur. O yüzden sağlığınızı riske atmayın ve iyileşme süreci bitene kadar buralardan uzak durun.



Darbe almamaya çalışın
Piercing ile temizlik dışında el temasında bulunmayın. Gereksiz yere oynamayın ve dokunmayın. Başka insanların temas etmesini ve öpmesini engelleyin. Delik iyileşene kadar spor yapmamaya çalışın.




Kulak memesi için kullanılan takıyı, sıcak tuzlu su bulunan bir bardağın içine koyun sterilize edebilirsiniz. Göbek deliğine takılan takıyı temizlemek için de bir bardak tuzlu suyu, göbek deliğinize doğru tutarak bir süre bekleyin ve bardağı karnınıza doğru bastırarak akmasını engelleyin. Diğer her türlü takı içinse kağıt havluya bir miktar tuzlu su solüsyonu damlatarak delinen bölgeyi ve takıyı temizleyin.




Eğer su ve sabun ile yıkamak istiyorsanız da günde en fazla 1-2 kez sabun kullanın. Sabunla yıkamanın en iyi yolu duştur. Duş esnasında life bir miktar sabun sürün ve 15-20 saniye deline bölgeyi hafifçe ovalayın.Tahriş ve enfeksiyon ihtimalini ortadan kaldırmak için fazla yıkamamaya da özen gösterin. Günde bir iki kez temizlik yeterlidir.




Anti-bakteriyel ürünler ve sert sabunlardan kaçının. Bu maddeler iyileşen hücrelere zarar verebilir, cildinizi kurutabilir ve kabuk bağlamasına neden olabilir. Aynı şekilde asla ve asla alkolle temizlik yapmaya çalışmayın.Vücut losyonu, bebek yağı gibi şeyler kullanmayın. Bu maddeler kıvamları gereği cildin hava almasını engelleyerek iyileşme sürecini uzatabilirler.

12238620614042a0ab366559a18cde8e

16 Aralık 2019 Pazartesi

Bölgesel yağlanmalar nasıl giderilir?

Lazer teknolojisinin her geçen gün daha çok yer edindiği sektörümüzde klasik liposuction ameliyatlarını çok daha verimli ve az riskli hale getiren lazer yardımlı liposuction bölgesel incelmede çığır açmıştır. Estetik Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Onurkan İdacı konu hakkında bilgiler verdi.

Hem kadınların hem erkeklerin her yaşta en büyük kozmetik sıkıntılarından biri olan vücut kontur bozuklukları liposuctionın yapılmaya başlanmasıyla çözümlenir hale gelmiş, teknolojinin ilerlemesiyle yağların dışarı alınmadan önce eritilmesinin verimliliği arttırdığı ve yine lazerin etkisiyle sağlanabilecek cilt sıkılaşmasının da ameliyat sonrası en büyük problem olan düzensiz cilt görünümü ve sarkmaları ortadan kaldırabileceği saptanmıştır. Bu da işlemin en önemli avantajını teşkil eder.

İşlemin lazer yardımlı yapılmasının diğer faydaları ise; komplikasyon riskinin daha düşük olması, şişlik morluk gibi ameliyat sonrası bulguların daha az görülmesi, iyileşme süresinin daha kısa olması ve korsenin daha kısa süre kullanılabiliyor olmasıdır.

Vücudun yağ depolayan her bölgesine uygulanabilen prosedür bölgenin genişliğine göre lokal ya da genel anestezi altında uygulanabilmektedir. Sadece lazerle uygulanan lazer lipolizle yağların eritilmesine çoğu zaman liposuctionla yağların dışarı alınması eşlik eder ki verimlilik en üst düzeye çıkar. Gıdı, kol, karın, bel, meme, bacak, kalça, sırt, diz içleri gibi pek çok bölge işlemin hedef alanına girmektedir. Açılan küçük deliklerden önce lazer probuyla yağ hücrelerini bertaraf etmek için gereken enerji verilir, sonrasında liposuction uygulanan bölgeye hemen ardından tekrar lazer uygulanarak sıkılaştırma ve toparlanma sağlanır.

Hasta çoğu zaman aynı gün taburcu edilerek ertesi günden itibaren günlük hayatına dönüş sağlanır. İşlem sonrası uygulanan korsenin 3 hafta kadar kullanılması önerilir. Olası morluk ve şişlikler birkaç günde geçerken ödemin ve sertliklerin azalması birkaç haftayı bulabilir. Hangi bölgeye uygulanırsa uygulansın iz kaygısı taşınmayan bir ameliyattır.

Hastaların prosedürle ilgili en çok merak ettikleri konuların başında işlem yapılan bölgenin eski haline dönme olasılığı gelir. Fizyoloji gereği yağ hücreleri kilo alımı sırasında sayıca çoğalmaz; var olan belli sayıdaki hücrenin her birinin hacimleri artar böylece bölge yağ depolayarak genişler. Uyguladığımız lipoliz ve liposuction işlemlerinde yağ hücrelerini bertaraf ettiğimiz için bölgedeki hücre sayısını azaltmış oluruz. Dolayısıyla bölgede kalan çok daha az sayıdaki yağ hücresinin büyüyerek kaplayabileceği hacim azalmış olur. Kısaca işlem yapılan bölgeler eskisine göre daha az yağ depolayabilme potansiyeline sahip olurlar. Bu da hemen akla kilo alınırsa vücudun başka bölgelerine anormal yağ depolanabileceği sorununu getirir ancak pratikte durum şehir efsanesi olmaktan öteye geçmez

Neden lazer teknolojisi kullanıyoruz?

Lazer teknolojisinin her geçen gün daha çok yer edindiği sektörümüzde klasik liposuction ameliyatlarını çok daha verimli ve az riskli hale getiren lazer yardımlı liposuction bölgesel incelmede çığır açmıştır. Hem kadınların hem erkeklerin her yaşta en büyük kozmetik sıkıntılarından biri olan vücut kontur bozuklukları liposuctionın yapılmaya başlanmasıyla çözümlenir hale gelmiş, teknolojinin ilerlemesiyle yağların dışarı alınmadan önce eritilmesinin verimliliği arttırdığı ve yine lazerin etkisiyle sağlanabilecek cilt sıkılaşmasının da ameliyat sonrası en büyük problem olan düzensiz cilt görünümü ve sarkmaları ortadan kaldırabileceği saptanmıştır. Bu da işlemin en önemli avantajını teşkil eder.

İşlemin lazer yardımlı yapılmasının diğer faydaları ise; komplikasyon riskinin daha düşük olması, şişlik morluk gibi ameliyat sonrası bulguların daha az görülmesi, iyileşme süresinin daha kısa olması ve korsenin daha kısa süre kullanılabiliyor olmasıdır.

Lazer liposuction hangi bölgelere yapılır?

Vücudun yağ depolayan her bölgesine uygulanabilen prosedür bölgenin genişliğine göre lokal ya da genel anestezi altında uygulanabilmektedir. Gıdı, kol, karın, bel, meme, bacak, kalça, sırt, diz içleri gibi pek çok bölge işlemin hedef alanına girmektedir.

Lazer liposuction nasıl yapılır?

Lazer liposuction ameliyatı sırasında üç aşama bulunur. Açılan küçük deliklerden önce lazer probuyla yağ hücrelerini bertaraf etmek için gereken enerji verilir, sonrasında liposuction uygulanan bölgeye hemen ardından tekrar lazer uygulanarak sıkılaştırma ve toparlanma sağlanır. İlk aşama olan lazer yardımıyla yağların eritilmesi işlemine lazer lipoliz denir. Bunu liposuction işlemi ile yağların dışarı alınması izler ki bu durumda verimlilik en üst düzeye çıkar. Yağ alımının ardından uygulanan lazer ciltaltı dokuya daha yakın bir seviye hedeflenerek yapılır. Bu son aşamadır ve yağların alınması sonrasında boşta kalan cildin sıkılaştırılması amaçlanmaktadır.

Lazer liposuction ameliyatı sonrası

Hasta çoğu zaman aynı gün taburcu edilerek ertesi günden itibaren günlük hayatına dönüş sağlanır. İşlem sonrası uygulanan korsenin 3 hafta kadar kullanılması önerilir. Olası morluk ve şişlikler birkaç günde geçerken ödemin ve sertliklerin azalması birkaç haftayı bulabilir. Hangi bölgeye uygulanırsa uygulansın iz kaygısı taşınmayan bir ameliyattır.

Lazer liposuction uygulanan bölgelerde tekrar yağlanma olur mu?

Hastaların prosedürle ilgili en çok merak ettikleri konuların başında işlem yapılan bölgenin eski haline dönme olasılığı gelir. Fizyoloji gereği yağ hücreleri kilo alımı sırasında sayıca çoğalmaz; var olan belli sayıdaki hücrenin her birinin hacimleri artar böylece bölge yağ depolayarak genişler. Uyguladığımız lipoliz ve liposuction işlemlerinde yağ hücrelerini bertaraf ettiğimiz için bölgedeki hücre sayısını azaltmış oluruz. Dolayısıyla bölgede kalan çok daha az sayıdaki yağ hücresinin büyüyerek kaplayabileceği hacim azalmış olur. Kısaca işlem yapılan bölgeler eskisine göre daha az yağ depolayabilme potansiyeline sahip olurlar. Bu da hemen akla kilo alınırsa vücudun başka bölgelerine anormal yağ depolanabileceği sorununu getirir ancak pratikte durum şehir efsanesi olmaktan öteye geçmez

ebaab0f9232c45c88187db99ef7fe5e6

Megan Markle'ın güzellik sırları

Sussex dükü Harry ile evlendikten sonra İngiliz kraliyet ailesinin en son ve favori mensuplarından biri olan ABD'li oyuncu Megan Markle güzellik sırlarını açıkladı.

Sağlıklı beslenmek

Megan'ın güzelliği konusunda en önem verdiği şeylerin başında sağlıklı beslenmek geliyor. Oyunculuk yaptığı zamanlarda glutensiz beslenmeye başlayan ve kamerada cildinin çok daha iyi göründüğünü fark eden Markle, uzun zamandır glutensiz beslenmeye özen gösteriyor.

Cilt bakım rutini

Uygulandığında köpürerek cilde nazik bir eksfoliasyon yapan bir peeling kullanan Markle, cilt bakımının da en önemli basamağı olarak cildi temizlemeyi görüyor. Megan, düzenli olarak cildine uyguladığı bu peeling ile cildini ölü ve donuk cilt hücrelerinden arındırıyor.

Cilt cilası kullanıyor

Cildinin istediği parlaklık ve pürüzsüzlüğe erişmesi için glikolik asitle cilde cila yapan bir losyondan yardım alıyor.

Olmazsa olmaz: Nemlendirici

Yaptığı sade makyajlar ile tanıdığımız Megan Markle için cildini nemlendirmek çok önemli. Fondöten seçimini de nemlendirici özellikli ürünlerden yana kullanıyor.

Çay ağacı yağı

Antibakteriyel ve antiviral özellikler göstererek virüs ve bakterileri vücuttan uzaklaştıran çay ağacı yağı Megan Markle'ın favorileri arasında. Cilt temizleme rutinini tamamladıktan sonra sorunlu gördüğü bölgelere çay ağacı yağı uyguluyor.

492798a5cbf948a2a8fb3c24e530af43

15 Aralık 2019 Pazar

Kazdağları'ndan gelen şifa: Kantaron yağı

Osmanlı ordusunda kılıç yaralarını tedavi etmek için kullanılan ve Kazdağları'nda da yetişen kantaron çiçeğinden üretilen yağ yüzyıllardır birçok derde derman oluyor. Kazdağları'nda yetişen kantaron çiçeklerinin etkin maddelerinin yüksek olduğu ortaya çıktı. Kantaron çiçeği ile zeytinyağının birleşiminden elde edilen yağ ise adeta bir yara iyileştirici iksir.

Kazdağları Sağlıklı Yaşam ve Bilim Köyünde bilimsel çalışmalar devam ediyor. Bölgenin değerlerini inceleyen Faruk Durukan liderliğindeki ekip, son olarak Kazdağları'nda da yetişen kılıç otu, kantaron çiçeği ile ilgili çalışmalar yaptı.


Çalışmalar hakkında bilgi veren Eczacı Filiz Özler, "Bitkilerin sağlık üzerindeki etkisi yüzyıllardan bu yana biliniyor. Daha kimyasallar yokken bitkiler ile tedavi yapılırdı. Kantaron çok eskilere dayanan, halk tarafından en çok bilinen bitkilerden birisi.  Binbirdelik otu, bir diğer adı kılıç otu. Osmanlı'da kılıç otu olarak bilinir. Kılıç yaralarını iyileştirirlerdi bununla. Bir yere savaşmaya gitmeden önce çok miktarda hazırlanırdı. Öncesinde kantaron ekilir ve yağlar hazırlanır ve ona göre gidilirdi" dedi.


Kazdağları'nın toprak yapısı, florası ve iklim şartlarının bitkiler üzerinde olumlu etkileri olduğuna değinen Özler "Kılıç otu, kantaron birçok dağda çıkar, ancak Kazdağları'ndaki etkisinin daha yüksek olduğu, etken maddesinin daha yüksek olduğunu tespit ettik. Başka yerlerdeki kantaronlar ile denemeler yaptık.


Yine Kazdalar'ındaki zeytinyağı ile burada çıkan kantaronlar bir araya geldiğinde çok güçlü bir yapı oluşturuyor. Gerçek bir iksir haline geliyor" dedi.


3966c324ad5f46ceb7676302221bfd1b

Tüp bebekte düşük riski daha mı fazla?

Tekrarlayan düşükleri engellemek için düşüğe sebep olan sorunun kaynağının tespit edilmesi en önemli aşama. Böylece tekrarlayan düşüklerin önüne geçilebiliyor. Ayrıca tüp bebekte de düşük riski daha fazladır gibi bir durum asla söz konusu değil

Hamilelikte 2 veya daha fazla kaybın olması tekrarlanan düşük olarak adlandırılıyor. Bu kaybın sebebi diyabet, pıhtılaşma bozuklukları gibi hastalıklar olabilirken bazı durumlarda genetik yapı, rahim yapısı veya anne adayının sürdürdüğü yaşam biçimi de tekrarlayan düşüklere neden olabiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Recai Pabuçcu, tekrarlayan düşükler sebebiyle anne-baba adaylarının umudunu kaybetmemesi gerektiğini, doğru tanıyla birlikte kayıpların önüne geçildiğini söyledi.


Sağlıksız yaşam tarzı büyük tehlike!

Belirli bir hastalık veya genetik bir problem olmasa bile özellikle anne adayının sağlıksız ve dikkatsiz yaşam tarzı sebebiyle tekrarlanan düşükler meydana gelebiliyor.

Prof.Dr. Recai Pabuçcu konuyla ilgili şöyle konuştu: "Öncelikle hamilelikte düşük tekrarlanıyorsa kesinlikle sebebi detaylıca araştırılmalı, gerekli testler mutlaka yapılmalı. Ancak bazen sağlık açısından her şey yolunda olsa bile tekrarlanan düşükler görüyoruz. Burada annenin nasıl bir hayat tarzı olduğu da oldukça önemli. Özellikle sigara içen anne adayları için düşük riskinin çok daha fazla olduğu bugün zaten herkes tarafından bilinmekte. Tekrarlanan düşüklerin önüne geçmek için ilk ve en basit yol anne adayının sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi olacaktır. Sigaradan, alkolden, sağlıksız ve hormonlu yiyeceklerden uzak durmak çok önemli. Her hamilelik birbirinden farklı ilerler. Bu yüzden doktorla doğru iletişim de hayati önem taşıyor."


Tüp bebekte düşük riski...

Kısırlık, anne adayının yaşı, yumurta rezervlerinin durumu gibi pek çok sebepten doğal yolla hamile kalamayan anne adayları için tüp bebek yöntemi en önemli ve etkili çözüm. Tüp bebek tedavisi görenlerin en çok merak ettiği sorulardan biri ise düşük riskinin ne kadar olduğu. Pabuçcu, düşük riskinin her gebelikte bulunduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Düşük riski normal gebelikte de tüp bebek ile gerçekleşmiş gebelikte de olabilir. Ancak tüp bebekte düşük riski daha fazladır gibi bir durum asla söz konusu değil. Hatta aksine, tüp bebek yöntemi uzun bir süreç olduğu için anne adayı sürekli kontrol altında. Doğal yollarla bebek bekleyen bir anne adayından çok daha fazla doktor ile iletişimde. Dolayısıyla tüp bebekte, bazı düşük riski yaratacak durumlar daha erken fark edildiği için bunların önlenmesi de daha kolay olabiliyor. Ayrıca tekrarlayan düşükleri önlemek için de tüm gebelik süreci boyunca anne adayının doktor kontrollerini aksatmaması ve doktorunun izlediği yola uyması çok gerekli."


1379df6bb9154778a56dee7f070b090e

Hangi bitki çayı ne zaman içilmez?

Kışın hastalıklardan korunmak ya da sağlığımıza kısa sürede kavuşmak için şifayı aradığımız bitki çayları bazen fayda yerine zarar verebiliyor. Bu nedenle bu çayları bilinçli ve aşırıya kaçmadan tüketmek hatta bazen hiç tüketmemek gerekiyor! Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can bakın neler söyledi...

Ihlamur

Ihlamur tüketimi öksürüğü azaltmaya yardımcı olabilir. Flavonoid içeriğiyle iltihabı gideriyor ve vücut direncini artırarak tedaviye yardımcı oluyor. Uykusuzluk ve strese de iyi geliyor. Ihlamuru karanfil, kabuk tarçın, defne yaprağı, taze zencefil, ayva ve ayva çekirdeği ile hazırlayarak tüketebilirsiniz.

Ihlamur çayının tüketilmemesi gereken durumlar

Ihlamur çayı kan sulandırıcı etkisinden dolayı kanamalara sebebiyet verebiliyor. Hamilelikte tüketilmemesi gerekiyor. İlaç etkileşimlerinden dolayı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın.

Zencefil

Soğuk algınlığı ve ateş gibi şikayetlerde zencefil doğal bir şifa kaynağı. Kan şekerini dengelemeye, ödem gidermeye, kötü kolesterolü (LDL) düşürmeye, mide kramplarını azaltmaya yardım ediyor. Taze zencefili kabuk tarçın, portakal kabuğu ve karanfil ile hazırlayarak tüketebilirsiniz.

Zencefilin tüketilmemesi gereken durumlar

Sedef veya safra kesesi hastalığında yüksek miktarda zencefil tüketimi kanamaya neden olacağından dikkatli olunmalı. Zencefil tüketiminin anne karnındaki bebeğin gelişimini olumsuz etkilediğine yönelik de birçok çalışma bulunuyor. Zencefil, pıhtılaşma bozukluğuna sahip kişilerin kullandığı ilaçlarla etkileşime girerek ilaçların fonksiyonunu engellediğinden, aynı anda birden fazla ilaç kullanıyorsanız zencefil tüketimi hakkında doktorunuza veya diyetisyeninize mutlaka danışın.

Adaçayı

Adaçayı; içeriğindeki bileşimler ve etkin bir yağ olan cineol içermesi sayesinde doğal bir antibiyotik özelliği taşıyarak hem bademcik ve boğaz enfeksiyonlarına karşı gerçek bir koruyucu görevi üstleniyor hem de öksürüğe iyi geliyor. Yaklaşık bir su bardağı suda bir tatlı kaşığı taze adaçayını 10 dakika ağzı kapalı olarak demleyin. Demleme süresi tamamlandıktan sonra bitkiyi daha fazla suyunun içinde bekletmeyin, mutlaka süzüp ayırın. Günde 2-3 defa gargarasını yapabilirsiniz. Hazırladığınız gargarayı 2 gün bozulmadan kapalı bir dolapta saklayabilirsiniz. Ayrıca 1 ayı geçmemek üzere günde 1 çay bardağı adaçayı içebilirsiniz.

Adaçayının tüketilmemesi gereken durumlar

Mide ve onikiparmak bağırsak ülseri olan kişiler, hepatit ve akut gastrit hastaları, düşük yapma riskini artıran bazı maddeler içerdiğinden hamileler ve emziren anneler tüketmemeli. Fazla adaçayı kullanımının beyine toksit olabileceği kanıtlandığından epilepsi hastaları da adaçayı tüketmekten kaçınmalı.

Papatya

Papatya çayının etkin maddelerinden olan apigenin regl döneminde rahatlatıyor. İçerdiği alfa-bisabolol ve arzulene maddeleri ile mide ülserine karşı fayda sağlıyor. Karaciğer metabolizmasının sağlıklı çalışmasında ve vücudun toksinlerden arındırılmasında doğal yardımcılardan bir tanesidir. Regl döneminde her gün tok karnına, demleyip içeceğiniz bir bardak papatya çayı sizi rahatlatırken, regl döneminden üç gün önce başlanması da etkinliği artırıyor.

Papatya çayının tüketilmemesi gereken durumlar

Papatya çayı bazı alerjik reaksiyonlara yol açabilirken kan sulandırıcı ilaçlar ile etkileşime girebileceğinden dolayı bu tür ilaçlar ile birlikte kullanmayın. Gebelik dönemi ve emzirme döneminde tüketmeden önce mutlaka doktorunuza ya da diyetisyene danışın. Yine çocuklarda ne tür yan etkilere yol açtığına dair yeterli çalışma bulunmadığından çocukların ve bebeklerin tüketmemesi gerekiyor.

Kurutulmuş kiraz sapı

Kiraz sapı; kendine özgü kimyasal yapısı ve mükemmel biyokimyası sayesinde, tedavi amaçlı kullanıldığında etkin maddelerini daha güçlü kılıyor. Kiraz, tuz dengemizi olumsuz etkilemeden vücuttan su atımını sağlarken aynı zamanda kanı sulandırmaya yardımcı oluyor. Sabahları aç karnına tüketeceğiniz bir avuç kiraz kötü huylu kolestrolün (LDL) olumsuz etkisine karşı iyi bir savaşçı olup trigliseridin ve kolestrolün düşürülmesinde ve dengelenmesinde etkili olabiliyor. Gerek toksinleri atma gerekse dolaşım bozukluğuna karşı kaynamakta olan 1 litre suya yaklaşık 1 avuç kiraz sapını atıp 7 dakika ağzı kapalı olarak kısık ateşte kaynatın. Kaynama süresi tamamlandıktan sonra soğumasını beklemeden süzün ve bir şişeye doldurarak buzdolabında koruyun. Yemeklerden yarım saat önce veya yemeklerden 2 saat sonra günde sadece bir su bardağı içebilirsiniz. 1 hafta uyguladıktan sonra 3 gün ara verin, diğer hafta tekrar uygulayın ve kürü sonlandırın. 3 günden sonra artan miktarı kullanmayın. Kiraz saplarını kesinlikle sıcak suda yıkamayın, soğuk su kullanabilirsiniz.

Kurutulmuş kiraz sapı çayının tüketilmemesi gereken durumlar

Kan sulandırıcı ve ödem atıcı etkisi sayesinde devamlı olarak tüketilmemesi gerekiyor. Kiraz sapı çayını çocuklar, hamileler ve emziren kişilerin de tüketmemesi gerekiyor. Emziren annelerde sütün lezzetinin değişmesine ya da bebeğin az da olsa etkilenmesine neden olabiliyor.

Yeşil çay

Yeşil çay; soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlara karşı iyi geldiği gibi hazımsızlığı gideriyor, vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor, içerdiği polifenolik bileşikler sayesinde mideyi koruyor, kanser görülme sıklığını azaltabileceğine dair de kanıtlar var. Yeşil çaydan en üst düzeyde faydalanabilmek için 90 derecedeki suda 2 dakika boyunca yeşil çay yapraklarını bekletebilirsiniz. Yeşil çayı; elma, limon, karanfil, tane karabiber, taze nane, kabuk tarçın ve bal ile hazırlayabilirsiniz.

Yeşil çayın tüketilmemesi gereken durumlar

Yeşil çayın aşırı tüketimi özellikle hamileler için oldukça tehlikeli olduğundan doktora danışmadan kesinlikle tüketilmemeli. Ayrıca yeşil çayın fazla tüketilmesi durumunda vücuttan olması gerekenden fazla sıvı atımı gerçekleşip bu durum kalsiyum atılımını ilerleyen süreçlerde etkileyerek osteoporoz gibi kemik hastalıklarına da yol açabiliyor. Tansiyon ilaçların etkinliğini artırabileceğinden dolayı yüksek tansiyonu olanların yeşil çay tüketmesi sakıncalı.

2b8c7aefc1e14e0a94608b522790f63a

HoLEP Nedir?

HoLEP prostat ameliyatı idrar kanalından girilerek gerçekleştirdiğimiz endoskopik bir cerrahidir.

HoLEP açık yazılışı ile Holmium Lazer Prostat Enükleasyonu

iyi huylu prostat büyümesinde, idrar kanalını yanlardan ya da alttan orta lob ile kapatan prostat adenomları prostatın kapsülünden sıyrılarak, cinsel gücü sağlayan damar ve sinirlere hemen hemen hiç zarar vermeden, uzaklaştırılır. Prostat adenomunun Holmium lazer ile kapsülünden sıyrılarak çıkartılmasına HoLEP denilmektedir.

Holmium Lazer Hakkında:

Holmium lazer, gerçekteki bilimsel adı holmium:YAG lazerdir. Atımlı lazer özelliğine sahiptir. (Bu "atımlı" tabiri yaşamımızda ardışık şekilde gücün uygulandığı darbeli matkap mantığını düşündüğünüzde daha kolay algınıza yerleşebilir). Dalgaboyu 2.1 mikron olan ışığı atımlı olarak yaymaktadır. Optik fiberlerden rahatlıkla geçebilen holmium lazer, bu özelliği nedeniyle endoskopik cerrahilerde kullanılabilmektedir. Ürolojide düşük watt'larda endoskopik taş kırmada kullanılırken, yüksek watt'larda prostat büyümesi ve tümör cerrahisinde kullanılır.

Holmium lazer enerjisini veren cihazlar taşınabilir ancak oldukça hassas ve ağır cihazlardır.

Holmium Lazer nasıl iş görür?

Dalga boyu 2.1 mikron olan holmium lazer, su tarafından oldukça yüksek şekilde absorbe edilir ve dokularda sığ derinliğe pencere olur. Bu derinlik yaklaşık 0.4 mm.dir. Atımlı özelliği ise, holmium'un derin dokularda yüksek ısı etkisinin olmamasını sağlar. Yani biz holmium lazer ile dokuyu büyük ölçüde kansız şekilde keserken, kestiğimiz dokunun derinlerinde ya da hedefimizde olmayan doku bölümlerinde farkına varmadığımız yüksek ısıya bağlı harabiyete yol Açma ihtimali oldukça düşüktür.Ufak kanamalarda olduğunda ise, lazer enerji yapısı değiştirilerek, düşük watt ile (ki bu yaklaşık 25 watt'dır) sadece damara odaklanarak kanamanın kontrolü sağlanır.

HoLEP Prostat Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Prostat büyümesinde diğer adıyla BPH, iyi huylu büyümüş prostat adenomları ya yanlardan, ya orta lob dediğimiz lob ile alttan ya da hem alttan hem de yanlardan idrar yolunu tıkar. Erkeklerde görülen en yaygın iyi huylu tümör aslına BPH'dır. (Kadınlardaki myom gelişiminin erkeklerdeki halidir de diyebiliriz).

Büyümüş prostat adenomları (ya da lorları) idrar kanalını daraltarak, idrar yapma hızında azalmaya yol açar ve kişi idrarını bekleyerek, ıkınarak yapmaya başlar. İdrar akımı azalır ve kesik kesik idrarını atmaya başlar ve maalesef idrarın akımı kesilse dahi idrar kesesinde hala idrar varmış gibi hisseder, çünkü idrarının tamamını boşaltamaz.

Prostatın iyi huylu büyümesinde prostat adenomlarını bir portakal meyvesindeki meyve kısmına benzetebiliriz. Meyvenin kabuk kısmı da prostatın kapsülüdür. İşte prostatın idrar kanalından girilerek yapılan endoskopik cerrahisi olan TURP ya da HoLEP prostat ameliyatında amaç idrar yolunu tıkayan meyve kısmının çıkartılmasıdır. Bu işlem klasik TURP ameliyatından elektrik enerjisi ile adenomdan parçalar kesilmesi ile yapılır. Adenom tama yakın kesilir ve idrar kanalı açılır.

HoLEP prostat ameliyatında ise teknik tamamen farklıdır. Prostat ile kapsül arasından girilerek meyvenin lazer enerjisi ile tamamen sıyrılması (biz buna enükleasyon diyoruz) ile yapılmaktadır.


HoLEP Prostat Ameliyatı Nasıl Yapılır?

HoLEP prostat ameliyatından önce hastadan mutlaka detaylı hikayesi ile muayene ve ultrasonografi, PSA total, PSA serbest, kreatinin, idrar tahlili ve gerekirse idrar kültürü yanında üroflowmetri ile idrar akım ölçümünün değerlendirmesi önem taşır.

Hasta genel anestezi ya da kısmi (epidural) anestezi altında HoLEP prostat ameliyatını uygulamaktayız. Lokal anestezi ile uygunlanması önerilmemektedir.

İdrar kanalından (yani üretradan) girilerek, üretra ve prostat loplarının nasıl idrar kanalını kapattığı değerlendirilir. İdrar kanalından prostata doğru bakıldığında prostat yan lorları ya da orta lobu idrar kanalını kapatmaktadır. Bir daire içindeki idrar kanalı görüntüsünü biz saatteki her bir saat kadarınına göre tarifleriz. Ve genelde saat 6, saat 12 , saat 5 ve 7 gibi terimleri kullanırız. Örneğin şekilde saat 12 hizası gösterilmektedir. Az sonra anlatılacağı gibi HoLEP prostat ameliyatında kendi pratiğimizde ilk başladığımız hizalar saat 5 ve 7 hizalarıdır


Bu bölümde tariflenen cerrahi tekniğini gösteren videoda da izleneceği gibi, HoLEP prostat ameliyatı mesane boynundan meni kanallarının idrar kanalına açıldığı yer olan "Veru Montanum" un yanlarına kadar saat 5 ve 7 hizasından uygulanan holmium lazer insizyonu ile başlar.

Prof. Dr. Tibet Erdoğru, videolarında da gösterildiği gibi ilk olarak saat 7 hizasındaki lazer insizyonunu prostat kapsülü seviyesine kadar yaptıktan sonra, prostat kapsülü ve adenomu arasındaki aralığı bularak bu aralıklardan sırasıyla saat 8, 9 ve 10 seviyelerine kadar prostat adenomunun enükleasyonunu (sıyrılmasını) yapmaktadır. Bu aşamadan sonra saat 12 hizasında prostat adenomunun tam üst ortasından, lazer insizyon kapsüle kadar yapılır. Bu seviyede prostat adenomu ile kapsül arasındaki aralık bulunur sırasıyla enükleasyon 12 den 11'e gelir ve sonrada alttan gelen enükleasyon planı ile saat 10 seviyesinde birleştirilir. Bu aşamadan sonra prostat adenomu mesaneye doğru kapsül ile arasındaki tüm bağlantıları HoLEP ile ayrılarak, serbestlenir ve mesane içine gönderilir.

Benzer bir işlem bunun tam karşılığında yani hastanın sol tarafındaki prostat adenomuna da yapılır. Saat 5 hizasından başlayan enükleasyon saat 3 hizasında kadar alttan (ki biz buna posterior diyoruz) yapılır ve üstten saat 1ve 2 seviyesinden gelen anterior enükleasyon planı ile birleştirilir ve lob daha sonra kapsülden mesaneye doğru holmium lazer enerjisi ile sıyrılarak mesaneye gönderilir.

Eğer hastada orta lob varsa, sağ ve sol prostat lobolarını lazer enükle etmeden önce orta lob önden arkaya, mesane boynuna doğru kapsülden HoLEP ile sıyrılır ve mesane boynundan ayrılarak mesaneye gönderilir.

Mesaneye gönderilmiş olan prostat adenomları ise, idrar kanalından endoskop içinden yerleştirilen bir tüp şeklindeki morselatör (kıyma makinası ile) tek tek aspirasyon mekanizması ile yakalanıp, öğütülerek dışarı aspire edilir.

Aspire edilen prostat parçaları toplanır, tartılır ve patolojik inceleme için patoloji laboratuarına gönderilir.



HoLEP prostat ameliyatında kanama olur mu?

Holmium lazer teknik özelliklerinde de anlatıldığı gibi, holmium lazer ile doku kesilirken çok ciddi kanama olmamaktadır. Ancak adenom dokusunu besleyen biraz daha büyük (2-3 mmlik) atar damarlar lazer ile kesildiğinde kanamaktadır ancak düşük watt enerjisindeki damarları dağlama özelliğine sabitlendiği için damar ağzı lazer ile dağlanmaktadır. Bu nedenle HoLEP prostat ameliyatında kanama miktarı oldukçaaz olmaktadır.

HoLEP prostat ameliyatından sonra idrar sondası kaç gün kalır?

Bu karar hastanın ek başka hastalıkları, kan inceltici kullanıp kullanmadığı, prostatın ağrılığı (300-400 gram gibi çok büyük prostatlarda, belki 1 gün daha kalabilir) gibi faktörlere bağlı değişebilir. Ancak kendi pratiğimizde sondayı biz ameliyattan genellikle 1.5 gün sonra almaktayız. Ve hastayı ameliyatının ikinci gününde idrarını birkaç kere gür şekilde kanamasız yaptığını gördükten sonra göndermekteyiz.

Kan sulandırıcı kullananlarda HoLEP prostat ameliyatı yapılır mı?

Çok ağır ve kombine kanı inceltici ya da sulandırıcı denilen anti-trombotik ilaçları kullananlarda mümkünse bir tanesini kesmek ancak diğerine devam etmek daha doğru olacaktır. Ancak tek olarak, mesela asetil salilisilk asit (ecopirin, bebe aspirini, aspirin … gibi) ilaçlarda HoLEP prostat ameliyatı yapılabilir.

Coumadin kullanan hastalarda ise daha dikkatli olmak gerekir. Ve mümkünse cilt altına uygulanan düşük molekül ağırlıklı heparin ile HoLEP'in yapılması daha uygun olacaktır.

Bu bir ilandır.

Sizin İçin SeçtiklerimizVikings: Free Online GameBu oyun can sıkıntısını sonsuza kadar bitiriyor!Vikings: Free Online GameDesert Order (Strateji Oyunu)Bir uçak seç ve bu Oyunu 2 Dakika oynaDesert Order (Strateji Oyunu)ABD Göç HizmetleriYeni hayatınızı Amerika'da başlatın!ABD Göç HizmetleriTaboola'danTaboola'dan 84816c8ca4964078a73f04df48425090

12 Aralık 2019 Perşembe

2017 Grammy Ödül Töreni’ndeki 15 seksi kadın

Grammy Ödülleri'ne şıklıklarıyla damga vuran kadınların seçtikleri kırmızı halı kıyafetleri.

Carrie Underwood


Celine Dion


Chrissy Teigen


Demi Lovato


Halsey


Jennifer Lopez


Katharine McPhee


Kristin Cavallari


Lady Gaga


Laverne Cox


Lea Michele


Paris Jackson


Paulina Rubio


Rihanna


Solange Knowles


279f06c67b614bf88e6c6607a579941f