26 Mart 2020 Perşembe

Akciğer kanserini erken teşhis etmek için yapılması gerekenler

Akciğer kanseri dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanserler arasında yer alıyor. Uzmanlar ise erken evrede tespit edilen akciğer kanserinin tedavi edilebildiğinin altını çiziyor. Peki erken evrede akciğer kanserini tespit etmek için nelere dikkat etmek gerekir? Akciğer kanseri taraması nasıl yapılır? Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan açıkladı

Akciğer kanseri ile alakalı çarpıcı veriler paylaşan Doç. Dr. Özkan Demirhan, "Dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak 2025 yılında 20 milyona yakın yeni kanser vakası olacağı belirtilmiştir. Ülkemizde yaklaşık her yıl 160 bin yeni kanser tanısı konuluyor. Bu gidişle de 2023 yılında 400 binlere kadar çıkabileceği bildiriliyor. Ülkemizde hem erkeklerde hem de kadınlarda kanserden ölümler kalp damar sistemi hastalıklarından sonra ikinci sırada görülüyor. Akciğer kanseri en sık görülen kanserlerden biri olup, kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. 20'inci yüzyılın başlarında nadir bir hastalık iken 1950'lerden itibaren özellikle tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının artması, çevresel kirliliğin oluşması ile beraber tüm dünyada önemli bir hastalık haline gelmiştir" dedi.

Ailede akciğer kanseri hikayesi varsa risk 2 kat fazla!

Genetik geçişin önemine vurgu yapan Demirhan,"Ailede birinci dereceden kişilerde akciğer kanseri hikayesi olanların, akciğer kanserine yakalanma riski normal kişilere göre 2 kat artar. Birinci derece yakınlarında akciğer kanseri bulunan hiç sigara içmemiş kişilerde, akciğer kanseri gelişme riski ailesinde akciğer kanseri bulunmayan kişilere göre 2,7 kat daha yüksek" şeklinde konuştu.

Akciğer kanserinde erken tanı neden önemli?

Erken tanının akciğer kanserinde çok önemli olduğunun altını çizen akciğer kanseri cerrahisi alanında deneyimli Dr. Özkan Demirhan "Erken teşhis diğer kanser türlerinde olduğu gibi akciğer kanserinde de büyük önem taşıyor. Akciğer kanserini erken evrede yakalamak için bilinçli check up sayısını artırmak, akciğer filmi ve düşük doz akciğer tomografisi önemli rol oynuyor. Özellikle 10-20 yıldır sigara kullanan 40 yaş üstü kişiler, ailesinde akciğer kanseri hikayesi olanlar düzenli olarak hekim kontrolünde olmak zorundalar. Risk altında oldukları için bu kişilere kesinlikle düşük doz akciğer tomografisi öneririm. Eğer lezyon tespit edilirse çok iyi ve dikkatli değerlendirilmeli takip gerektiren lezyon ise 3 , 6-12 aylık takipler yapılmalı. Ancak düşük doz tomografi olması büyük önem taşıyor çünkü hastalar daha az radyasyona maruz kalıyor. Erken tanıda bize yol gösteren uluslararası bir formül vardır, bu yöntem yüzde 100 olmasa da bizlere bir fikir verir. Filmde patoloji saptandığı zaman sigara içimi ve yaş durumu da göz önünde bulundurulur. Sıkıntılı durumları erken tespit etmek için PETCT de önerilebilir. Lezyon tanısı için biyopsiye kadar giden bir sürece de gidebilir eğer ameliyata uygunsa mutlaka cerrahi tedavi tercih edilmeli" ifadelerini kullandı.

'Tedavi seçeneklerini iyi araştırın'

Akciğer kanserinde tedavi seçeneklerini iyi araştırmak gerektiğinin altını çizen Demirhan, "Akciğer kanserinde tedavi yöntemlerinde ameliyat oranları yüzde 15-20 gibi. Akciğer kanseri tanısı konmuş hastaların çoğu yaygın metastaz olunca göğüs cerrahisine başvuramıyor. Bu yüzden hızlıca vakit kaybetmeden bu hastalığın vücuda yayılıp yayılmadığına bakmak lazım. Onun tarama yöntemleri var. PET CT, beyin MR, gerekirse kemik MR'ları ya da vücudun başka bir yerlerinin MR'larını çekmek gerekir. Bu taramaları yapıp hastanın vakit kaybetmeden eğer ameliyata uygunsa ameliyat seçeneği değerlendirilmeli eğer ameliyata uygun değilse diğer tedavi seçeneklerine bir an önce başlanmalı. Kişinin bu süreçte vakit kaybetmemesi çok önemli. En geç 15-20 gün içinde tedavilerin başlanması hastanın yasam kalitesi ve tedavi başarısı açısından önem taşıyor.

Erken tanı için ise özellikle ailede hikayesi olanlar sigara içen ya da içmeyen mutlaka rutin taramalarını yaptırmayı atlamamalılar. Akciğerde lezyon çıkması durumunda da göğüs cerrahisine de başvurmak gerektiğini unutmamalılar. Akciğer kanserinin ileri düzey hastalığında ise multidisipliner tedavi yaklaşımı ile uygun hastalar cerrahi tedaviye aday olabiliyor" dedi.

9e387540fa034555a6f5447a3d9f54f1

Erken boşalmaya bitkisel çözümler

Erken boşalma çiftlerin cinsel hayatını olumsuz etkileyen bir sorundur. Erken boşalmaya bitkisel çözümler arıyorsanız bu yazı tam size göre, erken boşalmaya iyi gelen bitkisel çözümler ile erken boşalma sorununuzdan kurtulabilirsiniz.

Cinsel ilişki zevkten çok strese mi dönüştü, erken boşalma korkusu mu yaşıyorsunuz, partneriniz bu durumdan rahatsız mı oluyor, kendinizi yetersiz mi hissediyorsunuz, ilişkiniz bitme noktasına mı geldi, erken boşalmayı önlemek için çözüm bulamadınız mı, erken boşalmayı kontrol edemiyor musunuz?


Erken boşalmanın en önemli sebeplerinden biri strestir. Erken boşalma erkeklerin %70'inde görülür ve erken boşalmayla birlikte cinsellik sona erer. Sağlıklı bir seks için erkeklerin erken boşalma sorununu kontrol altına alması gerekmektedir. İşte erken boşalma için bitkisel tedavi yöntemleri…

Sarımsak
Sarımsak erken boşalma ve erkek cinsel sorunları için şifalı bir bitkidir. 2-3 diş sarımsağı ince ince doğrayın ve her gün yutun. Sarımsak erektil disfonksiyon azaltır ve erken boşalmayı önler.

Yeşil soğan


Yeşil soğan tohumları afrodizyak etkisine sahiptir. Böylece cinsel isteği artırıp, erken boşalmayı kontrol altına alır.

1 yemek kaşığı yeşil soğan tohumunu bir bardak suya ekleyin. İyice karıştırın ve yemeklerden önce için. Bu karışım erken boşalmayı kontrol altına alıp cinsel gücünüzü artıracaktır. Ayrıca, her gün beyaz soğan tüketmek sorununuza çözüm olacaktır.

Zencefil
Zencefil vücut ısısını artırır ve kan dolaşımını rahatlatır. Zencefil penise giden kan akışını artırarak uzun süre ereksiyon olunmasını ve geç boşalmayı sağlar.
Yarım tatlı kaşığı toz zencefil ve yarım tatlı kaşığı balı 1 bardak ılık süte ekleyin, her gece yatmadan önce içebilirsiniz.

Karanfil
Karanfil hem strese hem de erken boşalma sorununa faydası olan bir bitkidir. Kök ve odunsu bitki olması dolayısıyla kaynatılarak içmeniz gerekir.

Çörek otu
Çörek otu veya çöreotu yağı erken boşalma tedavisini destekleyen önemli bitkilerdendir. Soğuk sıkım çörek otu yağı kullanımı derhal etki gösterir.

Havuç
2 havucu doğrayın ve içerisine haşlanmış 1 yumurtanın yarısını ve 1 yemek kaşığı bal ekleyin. 3 ay içinde erken boşalma sorununuz geçecek, erken boşalma sorununuz azaldığında bu kürün tüketimini azaltın.

Bamya
Bamya tozu erken boşalma için bitkisel bir çözümdür. 10 gram bamya tozunu bir su bardağı ılık süte ekleyin ve içine 2 tatlı kaşığı şeker katıp her gece bunu için. 1 ay boyunda bu içeceğe devam etmek erken boşalma sorununuza şaşırtıcı ve hızlı bir şekilde geçirecektir.

Çakşır Otu
1 litre kaynar suya 3 yemek kaşığı çakşır otu atın ve 2 saat demlemeye bırakın. Demlenen çayı gün içerisinde tüketin. Dilerseniz içerisine bal ve limon ekleyebilirsiniz.

Kuşkonmaz kökü
Erken boşalma için etkili bitkilerden biri de kuşkonmaz köküdür. 20 gram kuşkonmaz kökünü 1 su bardağı sütün içine koyup kaynatın. Sütü süzün ve günde 2 defa için.

Havlıcan
Havlıcan bitkisi kök şeklinde ya da toz halde aktarlarda bulunur. Bal ile macun yapıp yenilebilir veya köklerini kaynatarak çayını içebilirsiniz. Erken boşalma tedavisi konusunda çok önemli bir bitkidir.

Besbase
Tek başına veya karanfil tomurcukları ile beraber macun şekline getirilerek 10 gram kadar yutarak erken boşalma tedavisi için oldukça fayda sağlayacaktır.

Yaban sümbülü
6 adet yaban sümbülü yaprağını iki dakika boyunca kaynatın ve ılıyınca için. Vücudunuz sinirsel olarak rahatlayacak ve erken boşalma probleminizin önüne geçeceksiniz.

Turp tohumu
200 gram balı ve 100 gram turp tohumuyla karıştırıp macun haline getirin. Hem sabahları hem de akşamları birer kahve kaşığı yemek, cinsel açıdan performansınızı etkileyecek ve daha uzun süre cinsel ilişkiye girip erken boşalma sorununuzdan kurtaracaktır.

Melisa
Melisa ve sar kantaron çiçeklerinin çayları erken boşalmayı önleyici etki yaratır. Bu çiçeklerin çayları hem vücudunuzda rahatlatıcı bir etki yaratacak hem de cinsel performans açısından daha başarılı süreçler geçirmenize yardımcı olacaktır.

Muz, bal, ceviz

Muz, hem magnezyum açısından hem de mutluluk hormonu endorfin açısından zengin bir meyvedir. Ancak afrodizyak etkiyi maksimuma çıkarmak isteyenler, muzu bal ve ceviz eşliğinde yiyebilirler.

Badem, fındık, ceviz
Badem, fındık ve ceviz içeriğindeki doymamış yağ asitlerinin cinsel isteği arttırıcı etkisi nedeniyle en önemli afrodizyaklardandır. Günde 8 adetten fazla yenilmemesi kalori bakımından önemlidir.

Tarçın, vanilya
Kokusuyla insanı etkileyen bu baharatlar, merkezi sinir sistemine etki ederek cinsel isteği arttırır.

Çilek
Afrodizyak meyveler denildiğinde ilk akla gelen çilektir ve içeriğindeki vitaminler, cinsel organlara giden kan dolaşımını hızlandırdığından cinsel isteği artırır. Aynı zamanda çilek endorfin ve serotonin salgılanmasını da sağlar.

Çikolata
Çikolatanın içeriğindeki 'Phenylethylamine' adlı kimyasal maddenin insana mutluluk hissi verdiğini bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu mutluluk hissi cinsel heyecanı arttırdığını da ortaya koyuyor.

Meyve suları
Aktif bir seks hayatı için bol A vitamini ile magnezyum içeren meyve suları tüketmek vücudun cinsel aktiitesi için gereklidir.

Ginseng
Çin ve Güney Amerika'da cinsel gücü artırmak üzere kullanılan bir köktür. Doğal geciktirici olarak kullanılmaya başlanmıştır. Araştırmalara göre, ginsengin cinsel isteği ve birleşme kapasitesini artırdığını ortaya koyulmuştur. Cinsel isteği arttırıcı etkisinin yanı sıra seksten alınan hazzı da arttırır. Ginseng etkisini sinir sistemi ve yumurtalıklar üzerinden gösterirken, penis bölgesine gelen kan damarlarını da etkileyerek erkeklerdeki ereksiyon kali¬tesini de artırabilmektedir.

Bal ve mentol


Bal ile mentol karıştırılır, cinsel ilişkiden 5 dakika önce penise sürülür. Bu karışım erkeğin daha kolay sertleşmesini ve geç boşalmasını sağlayacaktır. Mentolde bulunan ferahlatıcı serinlik ile hem siz hem de partneriniz seksten daha fazla zevk alacak.

9d64b9fa2b024ff9a9264a5ce4656b62

13 Mart 2020 Cuma

Uyku apnesi nasıl anlaşılır?

Günümüzün yaklaşık üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Uykumuzun kaliteli olmaması yaşam kalitemizi doğrudan etkiliyor. Uyku apnesi de uyku kalitemizi düşüren ciddi bir uyku bozukluğu. Nöroloji Uzmanı Dr. Pelin Duman, uyku apnesini anlattı.

Uyku apnesi nedir?

Uyku apnesi, solunumun uyku esnasında en az 10 saniye boyunca durması durumudur. Tıkayıcı (obstrüktif), santral (merkezi sinir sistemi kaynaklı) ve mikst (karma) tipleri olmakla birlikte genellikle karşımıza tıkayıcı (obstrüktif) uyku apnesi şeklinde çıkmaktadır. Oldukça yaygın fakat sıklıkla gözden kaçan ve tedavi edilmediğinde ciddi sonuçlar doğurabilecek bir uyku bozukluğudur.

Uyku apnesi nasıl anlaşılır?

Tıkayıcı uyku apnesi genellikle şiddetli horlama, uyku esnasında başkasının şahit olduğu solunum durması atakları, gece sık uyanma, terleme, sık idrara çıkma, sabahları baş ağrısı, ağız kuruluğu, dinlenmemiş olarak kalkma, gün içinde uykululuk hali, dikkat ve konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, sinirlilik gibi şikayetlerle kendini gösterir. Tipik olarak hasta ve hasta yakını tarafından yüksek sesle horlamayı takip eden 15-30 saniye süreli sessiz apne dönemi sonrasında, nefes açlığı ile uyanma veya şiddetli horlamanın tekrar başlaması şeklinde tarif edilir.

Bu kişiler risk altında!

Erkek cinsiyette ve postmenapozal kadınlarda, aşırı kilolularda, kalın bir boyun veya dar hava yollarına sahip olanlarda, sakinleştirici, uyku yapıcı ilaç, alkol ve sigara kullananlarda, yapısal beyin hasarı bulunanlarda (santral apne için) görülme riski daha yüksektir.

Tanısı nasıl konur?

Tanısı, öykü, fizik muayene ve polisomnografi dediğimiz uyku testi sonuçlarına dayanarak konulur. Ayrıca hava yolu açıklığının değerlendirilmesi için KBB muayenesi yapılır.

Tedavisi mümkün

Uyku apnesi polisomnografi sonucuna göre hafif, orta ve şiddetli olarak derecelendirilir ve tedavisi buna göre planlanır. Hafif uyku apnesi durumunda kilo verilmesi, alkol, sigara ve apne tetikleyici ilaçların bırakılması; pozisyonel uyku apnesi durumunda, sırtüstü yatmaktan kaçınılması şeklinde yaşam tarzı değişiklikleri ve genel önlemler yeterli olabilmektedir. Orta ve ağır şiddette uyku apnesinde ise uyku esnasında CPAP dediğimiz devamlı pozitif havayolu basınç cihazları kullanılmaktadır. CPAP tedavisine aday hastalara ikinci gece yatışı yapılarak hastanın cihaza uyumu gözlenir, uygun cihaz ve maske seçimi yapılarak ve uygulanacak basınç aralıkları tayin edilir. Ayrıca havayolunda darlık yaratan patolojik durumlar KBB tarafından cerrahi olarak düzeltilir.

Ciddi tablolara sebebiyet verebilir

Uyku apnesinin uygun tedavisinin yapılmadığı durumlarda kontrol edilemeyen hipertansiyon başta olmak üzere birçok kalp damar hastalığına yatkınlık ortaya çıkar. Kalp ritm bozuklukları, koroner arter hastalığı, kalp krizi, kalp yetmezliği, inme hatta uykuda ani kalp durması şeklinde ciddi kardiyak sonuçlar ortaya çıkabilir. Hormonal dengesizlikler nedeniyle çeşitli cinsel işlev bozuklukları görülebilir. Gece yeterli ve dinlendirici bir şekilde uyuyamayan hastalarda ciddi unutkanlık, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri ortaya çıkar ve bu durum iş veya trafik kazaları ile sonuçlanabilir. Sinirlilik ve depresyona eğilim artar. Çocuklarda ise gün içinde uyuklama, okul başarısında düşme ve gelişme geriliğine sebebiyet verir.

Tedavisi için geç kalmayın

Uyku apnesi çok önemli bir sağlık sorunu olmakla birlikte tanı ve tedavisinde ciddi gecikmeler yaşanan bir bozukluktur. Bu gecikmeler kişinin yaşam kalitesinde belirgin düşüşlere, ciddi özürlülüğe hatta ölüme sebebiyet verebildiği için yukarıda bahsedilen belirtileri taşıyan kişilerin vakit kaybetmeden uygun bir uyku merkezine başvurmaları oldukça önemlidir.

0eb903a93e984ba8b192ab8f159324c8

Kantaronu güneş kremi olarak kullananlar dikkat!

Prof. Dr. Fatih Satıl, kantaronun hafif güneş yanıklarına kullanılabileceğini, ancak güneş kremi yerine kantaron yağı kullanımı gibi bir hata yapıldığını söyledi.

Prof. Dr. Fatih Satıl, kantaronun kullanımı ile ilgili yanlış bilgi sahibi olunduğu konusunda uyarıda bulundu. Kantaron ile karıştırılan zeytinyağının farklı bir özelliğe büründüğünü ifade eden Satıl, bu yağın artık sade zeytinyağı gibi olmadığını ve kesinlikle güneş kremi yerine kullanılmaması gerektiğini kaydetti.


Prof. Dr. Fatih Satıl,  "Kantaron yağını sürdüğümüz zaman güneşe çıkmamamız lazım. Aksi takdirde, güneş zararları olacak, güneş lekeleri olacaktır. Bunun uygulanmaması lazım" dedi.


Güneş yanığına iyi geliyor ama...?

"Yanık ve yara tedavilerinde, akşamdan sürerek, gece boyunca onun etkisini kullanıp, sabah da yıkayarak o şekilde gün yüzüne çıkmamız gerekir. Her bitkinin bir kullanım yöntemi var. Doğru kullanmazsak, doğru bitki ile uygulamazsa şifa yerine zarar görebiliriz. Öncelikle yanığın derecesi önemli. Ciddi yanıklarda mutlaka doktora gidilmeli ve tıbbi müdahale yapılmalıdır. 1 derece gibi hafif yanıklarda bitkisel yöntemler var ama bunlara da yine çok dikkat etmemiz lazım. Yara bölgesi enfeksiyon kapabilir yani. Mümkün mertebe steril bir uygulama yapmamız lazım."

Hafif güneş yanığının tedavisinde kullanılabilir?

"Bu bitkinin yapraklarını kırdığımızda ve ikiye böldüğümüzde içerisinden çıkartacağımız jelimsi madde, hafif güneş yanığının tedavisinde birebir. Hem yanmak ile beraber nem kaybı olacağı için bu jelimsi madde dokunun nem eksikliğini giderecek ve kısa sürede kendini toparlamasını sağlayacaktır. Salatalık, elma rendesi, lavanta yağı da bu amaçla kullanılabilecek nem içeriği yüksek bitkilerdir. Bunları yara yüzeyine uygulayarak, yaranın kısa sürede iyileşmesini sağlayabiliriz.

Ama dediğim gibi bu bitkiler kesin çözüm değil, enfeksiyon kapma riski vardır. Uygulamaları yaparken mutlaka uzmanlara danışmak gerekir. Kantaron, lavanta ve aloe vera bitkilerinin aynı zamanda sakinleştirici ve ağrı kesici özellikleri de var. Yani yanık ile beraber ortaya çıkan o ağrı hissini de azaltacaklardır."


890e5414e4cd425d806cd95d1f8fea57